Cumartesi, Kasım 17, 2012

Hayalet Sürücü (Ghost Rider) 1-2

     Bu yazımda aksiyon, fantastik türünde ortalamanın altında olan bir seri hakkında düşüncelerimi belirtmek istiyorum. Hayalet Sürücü 1 2007 yılı ABD yapımıdır, yönetmeni Mark Steven Johnson olmakla birlikte başrolde Nicolas Cage ve Eva Mendes yer almaktadır. Filmin devamı olan Hayalet Sürücü 2 ise 2011 yılı Türkiye, Romanya, ABD yapımı bir filmdir. Başrolde ise yine Nicolas Cage'i görmekte olup, yönetmenliği Brian Taylor ve Mark Neveldine paylaşmıştır.

     Johhny Blaze (Nicolas Cage) babası ile birlikte şov yapan bir gençtir ve yıllar sonra bir motosiklet şovmeni olur. Gençliğinde sevdiği bir kız da vardır, Roxanne (Eva Mendes). Johhny Blaze babasının kanser olduğunu öğrendiği zaman karşısına biri çıkar ve sunduğu teklifi kabul ettiği takdirde babasının kanserden kurtulacağını söyler. Bu sözleşme nedeniyle sevdiği kızı da terk etmek zorunda kalmıştır. Bundan sonraki hayatında, geceleri Mepistopheles (şeytan) 'in emrinden çıkamayacağı bir Hayalet Sürücü'ye dönüşmektedir, ruhunu şeytana satmıştır.


     Şunu söylemem gerekir ki ilk filmi seyirciyi içine çeken bir film olmuşken, ikinci filmin tamamen ticari amaçlı yapıldığı gözlerden kaçmıyor. IMDb'deki puanlara baktığımızda da ortalamanın altında bir film serisi olduğunu görebiliriz, zira Hayalet Sürücü 1 10 üzerinden 5.2 almışken, Hayalet Sürücü 2 10 üzerinden 4.4 puan almıştır.

     Her ne kadar ilk film yüksek bir puan almamış olsa da filmin bir akıcılığı, izlenebilecek bir havası var. Ancak serinin devamı olan ikinci film için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, sıkıcı diyaloglar, basit sahneler...   Bana göre ilkini izleyin ve orda kalın!



     Yapımcı ilk filme güvenerek ve daha fazla kar etmek amacıyla bu hatayı yapmış olabilir. Fakat bu Nicolas Cage için yanlış ve bir o kadar da riskli bir durum. Çünkü, Nicolas Cage'in yer aldığı filmleri tereddüt etmeden izler ve genellikle memnun bir şekilde filmi sonlandırırdım. Ancak, son zamanlarda kariyerinde bir düşüş yaşamakta ve özellikle bu film ile birlikte 'Acaba iyi mi?' sorusunu düşündürmeye başladı artık! Film ve senaryo haricinde oyuncuların, yönetmenlerin ve senaristlerin de bir kalitesi olduğunu herkes bilmektedir. Nasıl ki yönetmen bölümünde Christopher Nolan ismini gördüğümde filmin kaliteli olacağını biliyorsam, Nicolas Cage'de  ( en azından benim için) başarılı bir oyuncudur. Ve umarım bu durumu düzeltip tekrar kaliteli projelerde yer alır.

     Mutlu ve sinemalı günler...

Pazar, Kasım 11, 2012

500 Days of Summer

     This is not a love story, this is a story about love... ( Bu bir aşk hikayesi değil, aşk hakkında bir hikaye... ) Bu cümle sanırım her şeyi özetliyor. Yönetmeni Marc Webb, senaristleri Scott Nevstadter ve Michael H. Weber olan 2009 yılı ABD yapımı 500 Days of Summer aşka farklı bir açıdan bakmamızı sağlıyor. Baş rolleri ise Summer Finn karakterini canlandıran Zooey Deschanel ve Tom Hansen karakterini oynayan Joseph Gordon-Levitt paylaşıyor.


   
      Filmimiz klasik bir aşk hikayesinden farklı olarak, hayatta karşımıza her çıkan kişinin aslında bir sebebi olduğu için çıkabileceğini anlıyoruz. Yani filmi izlerken öyle masallardaki gibi anlatılan bir kül kedisi ve onun beyaz atlı prensinin geleceğini hiç beklemeyiniz.

     Tom Hansen ve Summer Finn aynı şirkette çalışmaya başlamaktadır. Ve oğlumuz Tom Hansen kızımız Summer Finn'e aşık olur ve bir süre kızımız Summer Finn'de karşılık verir, ancak aslında aşık değildir, sadece hiç yaşamadığı şeyleri yaşamak ve keyifli günler geçirmek istemektedir. Ve bu Tom Hansen bu mutsuz aşkın sonunda hayaline doğru yol alır ve belki de sonunda hayatının kadınına rastlamaktadır.



     Film aşka dair farklı bakmamızı sağlarken, kadın ve erkek arasındaki farklılıkları da bir nevi göstermiştir. Tabii her erkek ve her bayan böyle olacak diye söylemiyorum ama 'Hayatta her kadın aşkı arar.' ideolojisini hedef alarak farklı bir yol da göstemiştir 500 Days of Summer.

     Filmimiz IMDb'den 7.9 puan alarak kendi türünde başarılı bir örnek olduğunu göstermiştir. Klasik aşk filmlerinden sıkılanlara veya aşk hakkında farklı bir şeyler görmek isteyenlere filmimiz önerilir.

     İyi seyirler, mutlu günler...