Pazar, Aralık 30, 2012

SWEENEY TODD:The Demon Barber of Fleet Street

     Herkese merhabalar,
    
     Müzikal yapımlar bazı ya da çoğu insanın hoşuna gitmez ki özellikle Sweeney Todd gibi senaryoya sahip filmler itici bulunabilir izleyiciler tarafından. Ancak bence gayet hoş, sürükleyici ve insanda merak uyandıran bir film Sweeney Todd.


    
     Filmin konusunu kısaca özetlemek gerekirse, haksız yere hapishaneye gönderilen bir adamın, karısı ve kızına yapılan acımasızlıklar için intikam yemini ederek yaşamına devam eden veya etmeye çalışan bir olaylar serüvenidir. Başrol karakteri olan Benjamin Barker, intikamını almak için kimliğini gizleyerek Sweeney Todd karakterine girmiştir ve onun suç ortağı Bayan Nellie Lovett tereddüt etmeden yardım etmiştir.

     Filmimiz 2007 yılı Amerika ve İngiltere yapımıdır, yönetmen koltuğunda ise Tim Burton yer almaktadır. Baş rolü ise Johnny Depp, Helena Bonham Carter ve Alan Rickman paylaşmaktadır. IMDb'den ise 10 üzerinden 7.5 puan almıştır.



     Filmi izlemek için açtığımda temkinliydim ve beni memnun etmeyeceğini düşünerek izlemeye başladım. Ancak hiç de düşündüğüm gibi olmadı ve filmi gayet keyifli bir şekilde izleyerek tamamladım. Neden mi izledim? Kardeşimin ısrarı üzerine :)

     Filmdeki ambians kurgu insanda merak uyandırıyor ve sonunda intikamın alınıp alınamayacağını bilmek istiyorsunuz.



     Çok fazla müzikal film seyretmediğim için karşılaştırma yapamıyorum malesef. Ancak siz de benim gibi başta temkinli iseniz durmayın devam edin, pişman olamayacaksınız :)

     İyi seyirler.

    

Salı, Aralık 18, 2012

Avatar

     Merhabalar,

     Bu yazımda teknolojisiyle herkesin dikkatini çekmeyi başaran Avatar. Film 2009 yılı, İngiltere ve Amerika yapımıdır ve yönetmen koltuğunda James Cameron yer almıştır. Baş rolleri ise Jake Sully rolü ile Sam Worthington ile Neytiri karakterini canlandıran Zoe Saldana paylaşmıştır.
 
     Avatar yeni bir çağ başlattı sinema sektöründe; Avatar'dan öncesi, Avatar'dan sonrası. 3D teknolojisi ile sinemaseverlere yeni seyir keyfi sağladı. İlk kez sinema salonunda filmin içerisindeymiş gibi seyretmek inkar edilemeyecek bir keyifti.

     Genel olarak baktığımda filmin başarısız olduğunu söyleyemem tabii. Yeni çekim teknolojisi, çekim sahneleri ile başarılı bir film. Ancak, filme yakından değil de uzaktan baktığım zaman, klişe bir hikayeyle karşılaşıyoruz. Aç gözlü bir ırk (insan) ile kendi dünyasını korumaya çalışan bir ırkın mücadelesini anlatıyor. Tabii içine bir de duyarlı bir bilim kadınını ve başta farklı düşünen bir asker koyarak daha bir izlenebilir kılmıştır. Hııı bu arada filmdeki filizlenen aşk hikayesini de unutmamak lazım ama değil mi?...

     Oyuncular açısından düşünecek olursam, her oyuncu rolünün hakkını verdiğini söylemeliyim. Ya da Avatar'dan sonra 3D teknolojisi ile çekilen bazı filmlerin sırf ticari amaçla çekildiğini düşünecek olursam, tabii ki Avatar başarılı bir film.

     Ancak, Avatar filmini izlemek isteyen hiçbir seyircinin hikayeyi merak ederek istediğini düşünmüyorum. Tabii buna bir yandan hak veriyorum, herkes yeni çıkan bir teknoloji ürününün meyvesi olan bir filmi izlemek ister. Fakat, bu durum bir filmi başarılı olmasını sağlar mı bilemiyorum.

     Filmimiz IMDb'den 10 üzerinden 8 puan alarak, seyircilerin beğenisini kazandığını gösteriyor.

     İyi vakit geçirmeniz dileğiyle, iyi seyirler...

Perşembe, Aralık 06, 2012

REC 1-2-3

      Bu yazımda korku ve gerilim seven izleyicilere hitap eden REC serisini ele almak istiyorum. REC serisinin ilk filmi 2007 yılı İspanya yapımı olup Jaume Balaguero ve Paco Plaza tarafından yönetilmiştir. Senaryosu ise Jaume Balaguero ve Luis Berdejo tarafından yazılmıştır. Baş rolde ise Angela Vidal karakterini canlandıran Manuela Velasco yer almaktadır. Ve IMDb'den 10 üzerinden 7.6 puan almıştır.

      REC 2 ise 2009 yılı İspanya yapımıdır ve yine Jaume Balaguero ve Paco Plaza tarafından yönetilmiştir. Senaristleri arasında yine Jaume Balaguero yer almakla birlikte Paco Plaza ve Manu Diez yer almaktadır. Serinin devamı olan bu filmin IMDb puanı ise küçük bir düşüşle 10 üzerinden 7.3'tür.

      REC 3: Genesis (Diriliş) filmi ise 2012 yılı İspanya yapımıdır ancak bu sefer yönetmen koltuğunda sadece Paco Plaza ' yı görmekteyiz. Senaristleri arasında ise serinin bir bileşimi olarak ilk filmden Luis Berdejo ve ikinci filmden Paco Plaza görmekteyiz. Diğer iki filmin aksine REC 3 IMDb 'de büyük bir düşüşle 10 üzerinden 5.2 puan almıştır.



     REC serisi konusu itibariyle bir korku ve gerilim filmidir, ancak bence korkudan ziyade bir gerilim filmi. Evet korku sahneleri var, yok diyemem ancak sizde benim gibi korku filmlerine alışkan iseniz ve nerde ne olacağını az çok tahmin edebiliyorsanız pek korkacağınızı söyleyemem. Konusuna gelince; iki iş arkadaşı TV muhabiri olan Angela ve kameraman Pablo bir TV programı yapmaktadırlar ve bu seferki programları itfaiyecileri içermektedir. Sıkıcı geçen program bir ihbar gelmesi ile birlikte hareket kazanmaktadır, bir kadın ev kazası geçirmiştir ve içeriden korkunç çığlıklar gelmektedir. Ancak durum hiç de sanıldığı gibi değildir, itfaiyecilerin içeri girmesi ile birlikte çığlık atan kadın kanlar içerisinde ve delirmiş bir şekilde görülmektedir, ve bir anda bir itfaiyeciye saldırıp yaralanmasına sebep olur.

      Ve bundan sonra gerçekler az çok anlaşılmaya başlanır, binada bir virüs vardır ve insanlar saldırganlaşmaya başlar ve bu bulaşıcıdır. Binadakiler karantinaya alındıklarını anlamaya başladıklarında iş işten geçmiştir ve ölümle baş başa bırakılmışlardır. Birinci filmde virüs salgını olarak sandığımız durum ise ikinci film ile başka bir boyuta geçmektedir. Aslında insanları saldırgan yapan bir virüs değil, şeytanın (iblis) ta kendisi olduğu anlaşılır ve bunu çok az kişi bilmektedir.



      REC serisini bana göre güzel kılan noktalarından biri ilk filmde virüs sandığınız bir konunun aslında ruhsal bir boyutta olduğunu öğrenerek sizi şaşırtmasıdır. Çünkü genelde korku yada gerilim filmini izlerken ana temanın ne olduğunu biliriz; ya virüstür ya da cin veya şeytan. Ancak bu seride her iki durumu da işleyerek seyirciyi şaşırtmayı başarmıştır.

     REC 3 ise bana göre maalesef bir hayal kırıklığıdır; ilk ve ikinci filmde heyecanlı durumlar ile dikkat çekmeyi başaran yapım üçüncü filmi ile tekdüzeliğe geçmiştir. Üçüncü filmi tekrar aynı mekanda çekmek  itici olabilirdi evet bunu kabul ediyorum, ayrıca ikinci filmin sonunu baz alarak düşünürsek başka mekanda daha farklı bir konu çekimi de kabul edilebilir. Ancak yinede daha farklı olabilirdi diye düşünüyorum, yani bir düğün ortamından ziyade insanı etkileyecek ve gerilimi artıracak başka bir konu işlenebilirdi.



     Serinin 4. bölümü çıkacağına dair söylentiler var, bakalım o da 3. film gibi hayal kırıklığı mı olacak ya da kendini toparlayıp eskisi gibi (1-2) bizi içine çekmeyi başarabilecek mi? Hep birlikte göreceğiz.

     İyi seyirler...